Namık Kemal'in sürgünde iken Magosa Kalesinde kaleme aldığı bu eser; yazıldığı dönemin genel seyri hakkında bilgi verdiği gibi bireysel mesajlara da yer vermekte. Eser sürükleyici bir anlatımının olmasının yanında psikolojik tahlillerde yer verir. Lakin bunda çok başarılı olmadığını söylemek gerekir. Namık Kemal'in bu eseri yazmasındaki nedenlerden birisi, Osmanlıca'nın roman yazmaya uygun bir dil olduğunu göstermektir. Eser genel anlamda "sosyal içerikli" bir romandır.
Romantizm akımının öncülüğünde yazılan bu roman başta geniş bir Çamlıca tasviri ile başlar.
Eserde ki kahramanlara kısaca değinmek gerekirse; Ali Bey; olayların odak noktasındaki kişidir. Zengin aynı zamanda kültürlü bir kimsedir. Lakin bir gün Çamlıca'da dolaşırken Meypeyker adında bir kadını görüp aşık olur. Durumlar istediği gibi gitmez Meypeyker'in aslında ona uygun bir kadın olmadığı öğrenir.
Ali Bey'in annesi Fatma hanımın ise tek derdi ise ölmeden oğlunun mürüvvetini görmektir. Onun için eve Dilaşup adında bir cariye getirir. Dilaşup dönemin cariye tipine uygun olarak aklı başında ve çok güzel bir kızdır. Meypeyker adlı kadın ise intikam almak için elinden gelen ne yaparsa yapar. Ali Bey'in tez canlılığı yüzünden her şey sarpa sarar. Eserde genel olarak olay örgüsü eserde bu şekilde ilerlemektedir.
Namık Kemal bu eseri Türk Halk Edebiyatı'nın eski meddah hikayelerinden "Hançerli Hanım"ın öyküsünden esinlenerek yazar. Cumhuriyet'in ilanından sonra ise eser 1944 yılında latin harfleriyle basımı yapılır. Eserin ağır bir dili olmamasından dolayı, okuma alışkanlığı kazanmak isteyenler için zevkli bir kitap olacaktır. Basit bir roman gibi bakmakta doğru değildir o dönem hakkında bizlere bolca bilgi vermektedir.
İyi Okumalar!
Küçük K.
0 yorum:
Yorum Gönder