YAŞAR KEMAL KUŞLAR DA GİTTİ



"Azat buzat beni cennet kapısında gözet"

KİTABIN ADI: Kuşlar da Gitti
YAZARIN ADI: Yaşar Kemal
KİTABIN İNGİLİZCE'YE ÇEVİRİ ADI: The Birds Have Also Gone
YAYINEVİ: Yapı Kredi Yayınları (YKY)
İNGİLİZCE'YE ÇEVİRİ: Thilda Kemal
YAYIN YILI: 1978
SAYFA SAYISI: 79
KAPAK (RESİM): Abidin Dino

    Bir gecede okunabilecek tadı damakta kalan bir romandır "Kuşlarda Gitti." "Keşke Sait Faik gibi yazabilsem" diyen yazarımız, bu düşünü bu kitabında yerine getirmiş gibidir. Daha iki kitabını okumuş olmama rağmen yaptığım araştırmalar neticesinde; en şehirli olduğu romanıdır. Bu romanında da şehirli olamamıştır aslında İstanbul’un her geçen gün kirlenen yüzünü, İstanbul’u İstanbul yapan insanların  her gün biraz daha çürüdüğünü, insafsızlaşdıklarını bizlere göstermeye çalışmıştır.




     Konusu İstanbul’dan alan,  Florya kıyılarında kuş tutan ve bunları azatlık olarak satan sokak çocukların öyküsü işlenir. Bizans’tan beri sürdürülen bu İstanbul geleneğinden insanlar parayla kuş alıp sevap kazanır. Çocuklar da bu yolla geçimlerini sağlar. İstanbul şehrinin göğünü çok ucuza cennet karşılığı alıp bırakılmış kuşlarla doldurur azat buzatlık. Kitap kısa olmasına rağmen zengin bir şahıs kadrosu vardır.Yazar eserde gerçekçi bir üslup kullanmıştır. Ana karakterlerimiz Semih, Uzun Süleyman ve Hayri’dir. 
 ( Bu bölümden sonra kitap hakkında ayrıntılı bilgi yer almaktadır.)
      Hayri, kalın kaşlı, geniş omuzlu, diken diken olmuş saçları, üç köşe gözlü, kısa boylu bir çocuktur. Rize'den kaçıp İstanbul’a sığınmıştır. Komşularıyla anlaşmazlık yaşamış ve babası öldürülmüş bu yüzünden anasını bırakıp, İstanbul’a gelmek zorunda kalmıştır. Sürekli anasını düşünür, kuşları tutup azat buzatlıktan para kazanıp anasıyla İstanbul’da yaşama hayali kurar. Hayri’nin her zaman kederli bir hali vardır, böyle konuşmaması, hep önüne bakması, yüzünün gülmemesi anasının orada garip kalmasından dolayıdır. Hayri birazda safcadır.
       Süleyman, sırık gibi boyu, pörtlek kocaman gözleri hemen fırlayıverecek gibidir. Hep konuşur konuşur sonra birden bire susuverir. Süleyman aynı zamanda çok utangaçtır. Açık sözlüdür ve sözünde duran biridir. Roman boyunca adı Uzun olarak geçmiştir.
       Semih, bıçkın, ateş parçası gibi,yerinde duramayan, çakır gözlü biridir. Semih’in olgunluğunu belli eden bir konuşması vardır. Aynı zamanda Semih cömerttir. Semih daha sonra tuttuğu şahin ile arkadaşlarını bırakıp kayıplara karışacaktır.
  Süleyman(uzun), Semih ve Hayri yufka yürekli çocuklardır. Geçim sıkıntısı onları buraya getirmiştir. Çocuklar tuttukları kuşları salıveren olmayınca çok üzülürler kuşlara acıyarak bakarlar. Neden kuş tutmak zorunda olduklarını şöyle dile getirirler:
Bizim işimiz  bu kuşları tutmak ödevimiz. Biz kuşçuyuz. Buraya kuş tutmaya geldik. Azat buzatı biz icat etmedik ki ta ezelden beri icat olunmuş, kuşçular kuş tutar onu İstanbul’da azat buzat ederler.
    Çocuklar, kuşları İstanbul halkına satmaya çalışılırlar. Fakat herkes onlara farkı gözlerle bakar,  onlara olmayacak şeyler söylerler. Kuşların satılamayacağını anlayan çocuklar kuşları yer. Yazar bu kısa romanda İstanbul özlemini kuşlar vasıtasıyla okuyucuya aktarmıştır. Kısa olmasına rağmen önemli bir eserdir. Yazar kitabında eski İstanbul’a özlemini şu şekilde dile getirir;
İstanbul’un tarihini yazanlar Florya düzlüğündeki kuşların kuş yakalayıcıların tarihini boş verirlerse tarihlerinin o kadar pek işe yarayacağını sanmam. Emeklerine yazık olur. Yüzlerce yıldır kiliselerin, havraların, camilerin önünde, milyonlarca salıverilmiş kuşun sevinci,insanların sevinci az macera mı?... İstanbul’un büyüsü denizinde,yapılarında, göğünde akarsularda mı yalnız insanlarında mı? Ya Florya’nın kuşları?
        ..O zamanlar insanlar,daha iyiydiler denemez, kim bilir, ama daha başkaydılar. Belki de kuşları daha çok seviyordurlar...

KÜÇÜK K. 

Share on Google Plus

About Unknown

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.
    Blogger Comment

0 yorum:

Yorum Gönder