Türk
sinema sektöründe adından bolca bahsettiren Eğilmez, filmlerini halkı anlayarak
ve halkın olgular karşısında davranış şekillerini irdeleyerek halkın durumunu
ayna misali sinemaya aktarmıştır. Sinemada bu denli başarılı olması ve mizahi
unsurla bunu yapması Eğilmez’in bir süre mizah dergisinde bulunduğu
çalışmaların katkısı olduğu söylenebilir.
Bunun
ardından 1964 yılında Arzu Film şirketini kurarak sinema alanında ilk adımını
atmış olur. Eğilmez filmleri büyük bir kitle tarafından ilgi görür. Halk
tarafından beğeni ile izlenilen filmleri halkın yansıması olmasından dolayı
halk bu olaylara kendini yakın hissederek defalarca izlenmesine rağmen izleyicide
bıkkınlık hissi yaratmaz. Ertem Eğilmez filmlerinde geniş bir oyuncu
kadrosuyla karşımıza çıkar. Münir Özkul, Adile Naşit, Ayşen Gruda, İlyas
Salman, Tarık Akan gibi oyuncular “Arzu Film Güldürüleri” diyebileceğimiz
Eğilmez filmlerinde çok kere rol almışlardır. Sinema, döneminin izlerini
taşımasından dolayı o dönemin yaşanılan
birçok olgusunu içerisinde barındırır. Eğilmez bir gazete röportajında sinemayı
şöyle anlatır.
“İnanır mısınız, bu çok önemli.. Çünkü sinemada ilke
politika değildir. Sinema çok yaygın bir sanat eseridir ve sinema sanat
sineması, ticari sinema diye ayrılamaz. İyi sinema, kötü sinema vardır sadece.
Bunlar için en güzel film şudur: Film hiç iş yapmayacak, sanat filmi olacak ve
kimse anlamayacak. Y bunu toplumlar, kitleler seyretsin diye yapıyorsun, insaf...”
(yazan: Y Pekşen - 1986)
Eğilmez’in
bu sözlerinden de anlamak mümkündür ki sinemada sadece sanat amacı gütmez halka
bir şeyler verebilmek daha mühimdir. Ertem
Eğilmez filmlerinin temelinde halk vardır. Yaptığı filmlerde halkın yeni
olgular karşısındaki tutumu, dönem sorunları irdelenerek izleyicisine sunulur.
Ertem Eğilmez sinemasında iktidar ve muhalefet ilişkisinin olduğu filmlere de
değinmekte fayda vardır. Sev Kardeşim (1972), Oh Olsun (1973), Gülen Gözler (1977) filmlerinde muhalefeti temsil eden
tipler yoksul, halktan kimseler olup, samimi ve sevgi dolu insanlardır.
İktidarı
temsil eden tipler ise zengin insanlar olup, sevgi kavramını görmezden gelen
kişiler olarak karşımıza çıkar. Bu çatışmayı doğuran ise sınıfsal
ayrılıklardır. Bu filmler iktidarın yani
halktan kimseler olan
samimi insanların mutlulukları ile sona erdiği görülür.
Canım
Kardeşim (1973) adlı filminde de aynı şekilde iktidar ve muhalefet ilişkisinden
söz edilebilir. Filmi ayrıcalıkla kılan başka bir olgu ise 1970 yıllarında
ülkenin televizyonla tanışmasını konu etmesidir. Halkın teknolojik bir unsur
karşısında tavrı nedir, toplum üzerinde etkileri nelerdir gibi soruların
karşılıklarını bu filmde görmemiz mümkündür. Filmde görüleceği üzere o dönemde
zenginlik göstergesi televizyon antenleridir. Çekildiği dönemdeki Türkiye’yi
çok iyi yansıtır. Bir tarafta fakir mahalle bir tarafta da zenginlerin yaşadığı
televizyon antenleriyle dolu çatıların yanında fakirlerin çaresiz dünyasını
aynı zamanda resmetmektedir.
Denilmesi
gereken başka bir olgu da gecekondulardır. Türkiye’nin 60’lı yıllardan sonra önemli bir sorunu haline gelen gecekondular kente göç eden insanlar için yeni yaşama
mekanları oluşturur. Gecekondu olgusu Türk sinemasında çokça tema olarak
kullanılmıştır.
Ertem Eğilmez, Banker
Bilo adlı filminde bu gecekondu olgusuna gönderme yapılır. Gecekondulaşmanın
artmasını seçimlerde halka tapu verme vaadinde bulunan siyasetçilere bağlanır. Banker Bilo filminde dönemin birçok sorununa
değinilir. Göç olgusu 1960 yıllarından sonra filmlerde tema unsuru olarak
kullanılmaya başlar lakin 1980 sonrasında ise göçün
neden olduğu yıkımlar üzerine film yapılmaya başlanır. Sınıf atlama sorunsalı
ise başka bir sorundur. Köyden kente göç eden her kesimde böyle bir sorun ile
karşı karşıya gelinir.
Ertem Eğilmez’in bu filminde ise sınıf atlamanın
ardından isimlerin değişikliğe uğradığı görülür. Arabesk (1989) filminde Yeşilçam sinemasının bütün
absürtlüklerini bir filmde birleştirir. Film Türk sinemasının ilk absürt
komedisi sayılabilir. Arabesk filmlerin ana konusu olan zengin kız –fakir
oğlan, gazino, tecavüz, kıza aşık kötü adam, imkansız aşk gibi bütün olgular bu
filmde yer almıştır. Eğilmez, bu filminde iğneyi aynı zamanda kendisine de
batırır ve kendi filmlerini de mizahi bir dille eleştirdiği görülür. Arabesk
kültürün bizde doğmasına neden olan popüler kültür, halk köyden kente göç etmesiyle
birlikte çareyi bu acı dolu şarkıları dinleyerek teselli olmakta bulmuştur.
Zamanla arabesk kültürün içerisine girmeyi başarmış ve kendisine ayrı bir yer
edinmiştir.
Arabesk kültürün bizde doğmasına neden olan popüler
kültür, halk köyden kente göç etmesiyle birlikte çareyi bu acı dolu şarkıları
dinleyerek teselli olmakta bulmuştur. Zamanla arabesk kültürün içerisine
girmeyi başarmış ve kendisine ayrı bir yer edinmiştir.
Ertem
Eğilmez filmlerinde görüldüğü üzere toplumsal eleştirilere sıkça rastlanmaktadır.
Halkın dönem içerisindeki değişimi ve değişime neden olan olguların irdelenmesi
filmlerin ana konusu olmaktadır. Bu irdelemeleri mizahi bir dille yapıyor
olması incelenmesi gereken ayrı bir konudur. Popüler kültürün neden olduğu
yıkımlar, halk üzerindeki etkileri filmlerinde etkili bir şekilde
sunulmaktadır.
Küçük K.
0 yorum:
Yorum Gönder